Duyuru / Haber

Yeşil Düşünce Ekibi Nordisk Folkecenter’ı Ziyaret Etti

Yeşil Düşünce Derneği olarak Nordisk Folkecenter ile Sivil Toplum Değişim Programı kapsamında  yerelde yenilenebilir enerjinin demokratik kullanımının yaygınlaşması konusunda bir işbirliği projesi yürütüyoruz. Program kapsamında, 6 ay boyunca alandaki Danimarka, Türkiye ve Avrupa’daki diğer ülkelerdeki iyi uygulamlar ve modeller hakkında bilgi edinmek, iki ülkedeki durumu değerlendirmek ve işbirliği ve iletişim ağlarını güçlendirmek üzere çeşitli faaliyetlere katıldık. Geçtiğimiz günlerde de Yeşil Düşünce ekibi olarak Danimarka’da Nordisk Folkecenter merkezine bir çalışma ziyaretinde bulunduk. https://civilsocietyexchange.org/partnerships/green-thought-association-and-nordic-folkecenter/

Ziyaretimizin fotoğraflarına göz atmak için: TIKLAYINIZ

Danimarka ziyaretimizden kısa notları aşağıda okuyabilirsiniz;

Gün-1

Thyborøn Rüzgar Gülleri

Yedi rüzgar türbinini kapsayan ve 1997 yılında planlanıp 2003 yılında ilk türbinin faaliyete geçtiği bir kooperatif. Her türbinin kapasitesi 2 MWatt, 1 MWatt’lık yıllık üretimi var.

Karşılarında da Siemens ve Vestas’ın ortak olduğu ve 2015 yılında üretime başlayan 28 MW’lık 4 tane offshore (deniz üstü) rüzgar türbini var. Bu rüzgar türbinlerinin maliyeti 8 milyon Danimarka kronu ve türbinler sığ olan denizin 80 metre altına kazıklar çakılarak kurulmuş. Bu şekilde bir uygulamanın, onshore türbinlere göre güvenlik açısından daha az maliyetli olduğu belirtiliyor.

Kooperatifle kurulan rüzgâr türbinlerinden biri %50 verimle çalışıyor, 15 yıllık ve 3600 kWatt üretimi var. Yıl içinde sürekli aktif değil. Tesisi gezdiren kooperatif üyesi eskiden bankacıymış ve rüzgâr gülleri finansmanı üzerine çalışıyormuş. Kooperatif, türbinlerden 5 yıl içinde kâra geçmeye başlanmış. Kooperatif Thyboron ve Harboron bölgesindeki yaşayan insanlardan oluşuyor. ‘Yereldeki insanlar için yerel türbinler’ olarak görüyorlar kooperatifi. 1989 yılında ilk rüzgar türbinini inşa etmişler ve yerel halk hep 7 gül kurulacağında inançlı olmuş. Bu rüzgar tarlasında bir diğer kooperatif olan Lemvig kooperatifi ile hep temas halindeler. Lemvig kooperatifinin de 30 000 müşterisi/kullanıcısı var. Türbinlerden 3 tanesi özel yatırım ancak yerelden katılım payı da bulunuyor. Bu şirketin bünyesinde yerel insanlara %25 pay verilmesi üzerinden bir üretim izlenmiş. Thyboron kooperatifi de başta 1400 üyeli iken şu an 1100 üyeye sahip. Sonuç olarak bölgede farklı oyuncular olsa da yerel insanları sisteme tam anlamıyla dahil eden ve katılımın arttığı bir konsept mevcut.

Harboore CHP tesisi.

B&W volund Gasification Technologies, Geleneksel ısınma yöntemlerine alternatif olarak gazlaştırma teknolojisi kullanan bir şirket. 1992’de kuruldu. 1996 yılında Harboore için bölgesel merkezi ısıtma teknolojisi olarak uygulanmaya başladı.

Tesis talaş ile beslenen reaktörleri kapsıyor. Bu reaktörün çalışma prensibi; içine konan ağaç atıklarını oksijen,nitrojen ve suyla nemlendirilmiş havayla işlemden geçirerek sentetik gaza çevirmek. En son çıkan gaz da gascooler (gaz temizleyici) bölümünde temizlenerek ısınma, elektrik veya ihtiyaca göre istenen forma dönüştürülüp çevre dostu bir gaz ortaya çıkıyor.

İşlemler sonrası ortaya yan ürün olarak ortaya çıkan küller biokütlenin çok az bir kısmını oluşturuyor ve bu küller total organik karbon değeri düşük ürünler. Yani enerji kaybı çok az. Bu küller de tekrar ormana bırakılarak sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. 2002 yılından itibaren de atık su arıtma sistemi tesiste devreye alındı.

Ortaya çıkan üründen %25’i gaz ise %75’i ısı. Bu yüzden yaz aylarında bazı motorlar kapanıyor ve yılda 14 gün bakım nedeniyle kapalı.

Tesis ‘combined heat and power plants’ yani kojenerasyon konseptini uyguluyor.  Bu konsept genellikle ısıtma ve bundan da elektrik üretebilme ilkesine dayalı. Şehrin neredeyse %97’si bu sistemin kullanıcısı. 700 kullanıcı var, 19.000 kw üretilen ısı, 13.000 kw tüketilen ısı ve 5000 kw kayıp ısı oranı. Sistemin kullanıcısı olan 700 hane, satın alım sürecini bir kollektif yapı kurarak üretim-tüketim sürecini sistemleştirmişler. 2000 yılından sonra elektrik üretilmeye başlandı. 50 km’lik bir çapta kullanılıyor.

Tvind Climate Centre

Tvindkraft 1975 yıllarında nükleer enerjiye karşı yüzlerce gönüllünün ortak çabasıyla inşa edilen ve dünyada en uzun süredir çalışan (40 yıldır) rüzgar türibini.

Alternatifini ise rüzgar gülü inşa ederek gösteren bir hareket. Kurulan rüzgar türbini 54 metre uzunluğuyla o zamandaki dünyanın en büyük rüzgar gülü ünvanına sahip. İlginç olanı ise türbini inşa edenlerin sadece mühendislerden oluşmaması. Türbin nükleere karşı çıkan ve çevre kirliliğini protesto eden her meslek grubundan insanın emeğiyle kurulmuş. Genellikle Tvind okulunda öğretmenlik yapanlar sahada. Rüzgar gülü kurulduktan 3 yıl sonra, tesis elektriğini türbinden elde etmeye başlamış.

Ziyaret edilen bu tesis doğada yaşamak isteyen herkese kapı açmış durumda. Gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılayamayacak durumdaki sosyal dezavantajı olan insanları orada üretime dahil ederek hem doğaya hem insana yönelik bir sistem kurulmuş. Bünyelerinde psikiyatrik destek veren veya atölye çalışmaları yürüten kadroları var. Bu topluluk tarımdan kıyafete, enerjiden suya kadar pek çok sürdürülebilir alanda çalışma yapıyor. Sadece dezavantajlı insanlar değil, staj yapmak isteyen veya konfor alanından çıkan tüm insanlar bu topluluğun birer parçası.

Gün-2

Snedsted Solar District Heating

Burada üretilen 3000 mw, 600 kullanıcının kış için elektrik ihtiyacını karşılıyor. Yazın sadece sıcak su kullanımı var, ısı kullanımı yok.

Tarladan 11 yılda geri dönüm almışlar. 11 yıl sonra ürettikleri elektriği satabilir pozisyona gelmişler. Bu tesis sayesinde gaz kullanımı %33 azalmış. Güneş panellerinde ısınan su 22 bin litrelik bir tankta toplanıyor ve kullanıcılara burdan ulaştırılıyor.

Panel kurulumları diğer kurulumlarda olduğu gibi bu örnekte de yer kazanımı sağlıyor. Böylece solar kurulum olan yerlerde başka işler de yapılabiliyor. Güneş panelleri su ısı sistemi kullanıyor ve paneller içindeki su -15 dereceye kadar panelleri koruyabiliyor.

Tüketim talebi kışları 70 MW, yazları 10 MW. Toplam maliyeti 2 milyon euro ve her kullanıcı için maliyet 4 bin euro civarında oluyor.

Kooperatif iki senede bir yönetim kurulu toplantısı yapıyor. İkiye bölündüklerinde eşit sayıda olmayan kişi sayısına sahipler ve bu yüzden bir karar alınacağı zaman çoğunluğun söyledikleri üzerinden devam ediyorlar.  Bir dönemde heyete seçilen kişiler üst üste seçilemiyor. Böylece daha önce seçilmemiş veya fikri uygulanmamış olanlar da kooperatifte söz sahibi olabiliyor.

Bu kooperatif belediye modeliyle işleyen bir oluşum. Bağlı oldukları belediye bankalarla çalışıyor ve kolaylıklar sağlanıyor. Belediye, güneş enerjisi yatırımı yapılırken garantör kuruluş olarak yer almış. İşleyen finansman modelinde alınan kredilerden dahi para kazanmış olunuyor.

Østerild – National Test Centre for Large Wind Turbines

Dünyadaki en büyük rüzgar güllerine ev sahipliği yapan bir tesis. Siemens, Vestas gibi markalar, türbinleri piyasaya sürmeden önce burada test ediyorlar. Dünyanın en büyük rüzgar türbini bu test alanında bulunuyor, kapasitesi  8MWatt ve 160 metre uzunluğunda.


Sivil Toplum Değişim Programı, Türkiye ve Avrupa’daki Sivil Toplum Örgütleri için tasarlanmış bir programdır. Program, sınır ötesi iş birliği yoluyla birleşik bir Avrupa fikrini desteklemektedir. STÖ’leri, Türkiye ile Avrupa arasında ortaklıklar kurmaya ve bu ortaklıklarda kapasite geliştirme modelleri üzerinde birlikte çalışmaya teşvik ediyor.

https://civilsocietyexchange.org

Bir yanıt yazın